30 Eyl 2011

Not now

Çok moralim bozuk.Sırf kokusu güzel diye türk kahvesi içiyorum.Psikopatlık yapmak istemiyorum ama elimde değil.Takıyorum.Yılın bazı dönemleri bastırmaya çalıştığım bu tıbbi manyaklıklarım tavan yapıyor.Korkuyor muyum?Hem de çok...Sonra kitabım geliyo aklıma amaaan"siktir et " diyorum.İçimi bi ferahlık kaplıyor.En kötü diyorum en kötü ne olur herkese olacak olan olur.En kötü nolur ananemi görürüm bende napalım...Böylede bi karmaşık cuma işte bugünde böyle bi gün...

29 Eyl 2011

Kadın aptaldır

Başlıktan dolayı lütfen kimse kusura bakmasın ve kimse bana çıkıp ta "aamaan sen derdine yan millet hayatını yaşıyor" falan da demesin.Bakın peşin peşin söyledim.

Gündem bombası İbo nun evlenmesi iken bende bir iki kelam etmeden duramadım.Kendisinden hiç hazetmemem ve aslında hiçbir ilgim olmamasına rağmen sıkı bir magazin takipçisi olarak etrafındaki kadınlarla daha çok ilgilendim ben hep.Çünkü bu kadınlar çeşitli sosyal satatülerden gelmiş ve değişik "kadın" mozaiğini sergiliyorlar bana göre.Bu konudan yola çıkarak bazı tespitlerim var.

Kadın kendini akıllı sanır aslında genetik olarak çok akıllıdır ama aptallık yapmaya engel olamaz bu.

Parası için Allahın öküzüyle yatıp kalkan,evlenen,ilişki yaşayan...
İki LV çanta,bir Louboutin'e tav olan...
Evli adamla birlikte olup kendine "metres" dendiğinde kıyamet koparan...
Haftada bir iki bi otelin roof'unda sonucunda öküzle yatağa girmek olan aktiviteleri statüden sayan...
Bir erkek için;kendi anasıyla,arkadaşıyla hele başka bir rakip kadınla kavga eden...
Sevgilisi olmadığı zaman kuduz köpek gibi saldırgan olan ve sevgilisi olan kız arkadaşlarına sürekli bok atan...
Kıskandığını erkeğe belli eden...
Kıskanç olduğunu bir kadına belli eden...
Sürekli "available " sinyalleri yollayıp,sonrada kaşarlık hakkında bülten yayınlayan...
Sürekli"kocam da kocam"diye bişiler anlatan...
Evli mutlu çocuklu felsefesini sanki harbi mutluymuş gibi ispatlamaya çalışan...
Hazır Dr.Öetkerleri kendi tarifi gibi anlatan...
Bir üstteki maddedeki tarifli keki  harbi onun yaptığına inanan...
Böyle her buluşmada gereksiz kankalık,ay şekerim,bebeğimcilik yapan...
Kocaları arkadaş olup da karılarıyla mecburi ve nefret dolu her görüşmede "haftaya da bizdesiniz valla darılırım "çeken ama aslında o karılardan nefret eden...
Kullandığı parfümü,krem adını,vs vs vs yi her sorana söyleyen ve sonunda o kadınla aynı koktuğunda dellenen...
Anne olunca tüm halka ve diğer annelere ahkam kesen...
Bi bok olamamış ondan bundan duyduklarını kendi fikri gibi satmaya çalışan...
Sürekli seni izleyen,ne giymiş,ne almış,ne yapmış diye didikleyen...
Ay ben hiç dizi izlemiyorum diyen...
Hayatının hiçbir döneminde çalışmamış hep kocasını eline bakmış olan...
Nasılsa çocuğu verdim kucağına ayrılırsam ciğerini sökerim mantığında olan...
"Kaynanamı,kayınpederimi seviyorum gerçektaaann"diyen...
Evden dışarı çıkmak için kavga kıyamet koparken,ve evde tv karşısında don gömlek oturan bi adamla evliyken;"Geçen gün İstanbul Modern" deydik,"ay kocamın yurt dışından arkadaşlarıyla boğaza balığa gittik","her hafta mutlaka "Del mare" ye gitmeden duramaz benim kocam"  martavalları çekenler...
17 yaşında 60 yaşındaki işi bitmiş adamla evlenip çok aşığızzz diyen..
Ve son olarak İboyla evlenen,o evlendi diye üzülen,bu yazıda bahsi geçen tüm kadınlar APTALDIR...

27 Eyl 2011

kıssadan hissecikler no:2

Şimdi 2012 yılından itibaren artık boğa güreşi olmayacaksa;ve o son boğa güreşi de yapıldıysa bu kadar arena nolucak? Nerde bu İspanyol devleti? Topluca siesta mı yapılacak arenalarda? Ne var yani merak işte...

Bütün dünya menfaat ilişkisi üzerine kurulmuşken neden hepimiz hala sanki böyle birşey yokmuş gibi sevgi kelebekliği yapmaya çalışıyoruz?Yalan cı mıyız? Yoksa kendimizi mi kandırıyoruz?

Uzun çoraplı kız Pippi dvd si arıyorum.Onun maceralarını izlemeyi özlüyorum.


Ozan'la Zeynep'in barışmalarına çok seviniyorum.Ama Zeynep'in vermemek için Ozan'ı kastırmasına daha çok bayılıyorum...

Bu Çarşamba evde oturacağıma söz veriyorum.Kıvançımı ihmal etmemeye karar verdim bundan böyle.

Çin takvimi tutumamış birileri var mı bunu merak ediyorum.

Blackberry olmadan wc ye gittiğimde çok mutsuz oluyorum ve çok yalnız hissediyorum.Türkün aklı misali...

Nedense artık özel günleri kutlamayı hiç sevmiyorum.

Her dışarı çıktığımda eve gelince annemden bi trip bi laf sokma yemekten tiksiniyorum.Sanırsın 7/24 reinalarda geziyorum.

Bana sitem eden hesapta dostum olan kadın milletini derhal artık hayatımdan çıkarıyorum.FYI.İnsan olsun plan yapsın,yaptığı planı bozmasın sonrada sitem etmesin canımı yesin...

Her yediğim fazla yemekten sonra pişmanlıktan kıvranıyorum.


Bi kaç gündür düşünüyorum sevgiliyken sevişmeden uyuduğun gün yaşanmamıştır,kayıptır.
Evlenince sevişmeden de uyunabilirmiş.Bu iyi bişey mi bilemedim.

İpek hanım çiftliğinden aldığım organik olan herşeye çok güveniyorum.Tavsiye ediyorum.Umarım yanılmıyoruzdur.


Galiba artık Clinique yüz kremim bana iyi gelmiyor tekrardan biotherm ci olamama az kaldı.Yada yaşlanmak böle bişi hiçbir kozmetik beni iyi hissettirmiyor mu acaba diye derin kederlerdeyim.

Bazı güzel haberler duyuyorum;başkasının kötü olmasına sevineceğim hiç aklıma gelmezdi.Ama beni böyle yapanlar utansın.Nihohahaahh...


Bugünlük bu kadar...Sevgilerimle







26 Eyl 2011

Bank

"Bazen karşılıklı oturup sadece susarsın;ve bilirsin aslında ne düşündüğünü çok iyi bildiğini ama ağzını açıp bir söz söylemeye cesaret edemediğini.Belki o an'ı bozmak istemez belki de sadece diyecek birşeyi olmadığındandır sessizliği."
Dün o parkta denize karşı otururken ve üşürken tıpkı on yıl öncesi gibi aklımda binlerce cevapsız soru varken farkettim;O zamanki soruların cevabı tam yanımda pusetinde uyuyor ama tatminsiz "ben" hala içimi kemiren başka sorular ve sorunları düşünüyorum.
Hala akıllanmamışım ve herşey olacağına varıyorken ben kafamı kıtır kıtır kemirtiyorum.Hala...
On sene önce şimdi masa olan yerde  kırık bi bank vardı ve ben "bir gün bu parkta 3 kişi gezebilecek miyiz" diye düşünürken şimdi yine boşu boşuna yeni,deli,gereksiz düşüncelerle kendimi yorup,anın tadını çıkaramıyorum.Demek ki insan bu kadar tatminsiz,ve kadir kıymet bilmez diye düşünüp kendime çeki düzen veriyorum.Özür diliyorum kendimden,tanrıdan böylesi huzursuzlandığım için.Söz veriyorum,sadece ama sadece şükrediyorum...

Rezilsin Türkiye

Kabul edelim artık yeteneksiziz.Artık halkımız bunu içine sindirmeli yani.
1000 Türk'ten 10 unda anca bi ışık vardır yani.Türk milleti,zekidir,çalışkandır falandır filandır "Yalandır" arkadaş.Yani Acun'un yaptığı herşeyi beğenirim, Acun bana göre azimle sıçan bi arkadaşımız olduğu için çok takdir ederim.Sıfırdan gelip,üstelik bi ton acı yaşayıp şimdi jet almışsa kendine; helal olsun bu adama.Kimse kıskanmasın yani.Ama bu yarışmadaki gerizekalılıklar beni benden alıyor.Bu kadar mı beyinsiziz,bu kadar mı andavalız ve ben bu dangalaklarla aynı milletten olduğum için çok utanç duyuyorum gerçekten.Yani dün akşam bir adam çıktı; (yetenek sizsinizden bahsediyorum bu arada anladınız heralde yurdum insanları)adama bak 50 yaş cıvari,tip desen bildiğin badanacı,kılık kıyafet desen ismail YK bozması,konuşuyor dediği anlaşılmıyor.Bi danslar,bi tiksinç hareketler,bi gereksiz cahil özgüveni; midem kalktı.
Hani bi an güldüm sonra güldüğüme utandım o derece yani.
Yani Allah rızası için bu yarışmaya katılacak olan insanların yakını,eşi ,dostu desin ki "bak bebeğim senden bi cacık olmaz sakın ama sakın böyle bir işe girişme".Yani bunu istiyorum gerçekten.
Mesela geçen gün de gerizekalı bi kadın 2 yaşında çocuunu çıkarmış saçma sapan şeyler yaptırmaya çalışıyor.E bebek tabi o da bişi yapamadı garibim.Hani belki evde yapıyodur da o kadar kalabalık,ışık,ses vs. korktu bebeğim.Jüri diyor ki; "e yani neden getirdin anı olsun diye mi?" kadın da embesilce "ehüü şey evde yapıyodu ama neyse anı olsun diye getirdim".Bu ne ya şimdi, bu ne yani ,iş mi bu?Bu kadar cüret ve cesaret bana çok mantıksız geliyor.Ve bu insanların yakınlarından hakikaten bunlara engel olmasını rica ediyorum ben.Yazıktır ya hem bize hem size...

21 Eyl 2011

kıssadan hisseciklerim

Vicdan ne tuhaf bişi;geçen gün kendimi benim ağzıma sıçmış,hayatımı kısa bir süre de olsa altüst etmiş birine acırken ve "yazııık" derken buldum.Sonra hemen toparlandım.Salağım ben!

Bir sezon kendini nadasa bırakıp  yeni sezon yeni başlamış diziler güzel oluyormuş.Merak duygum yeniden uyanışta.Normal kışlık insan moduna geçmek lazımmış bazen.

İkinci çocuğu istemekle,tırsmak arasında çok ince bir çizgi varmış.Hiç dert yokken bi de kafamın içine giren bu kararsızlık beyni fare gibi kemirirmiş.

Mesela 3 gün arka arkaya alışveriş yapmadan durabilirim sanmıştım ama yine aradan 1-2 kaçak olmuş.Yazıklar olsun bana.Asla ekonomik kadın olamayacağım için  çook dertliyim.

Dün fener maçı sırasında aklımdan kötü şeyler geçmedi değil.Şöyle ki;stada vericen gazı mesela hem bi ton kadından kurtulurduk,hemde bi ton fenerliden.Ama çocuklar olduğunu düşününce vazgeçtim.

Gazetede kadın kılığında maça giren adamı görünce alnından öpesim geldi ama o ayrı.Bayılıyorum böyle aklına eseni yapabilen insan evladına.

Etrafımızda ne çok cahil ve beyinsiz anne olduğunu görünce e halkımızın neden böyle kıro,beyinsiz,beceriksiz ve mal olduğuna şaşmamak lazımmış.Bu zamanda bile hala bilgiye ulaşmak bu kadar kolayken duyduğum gerzeklikler beni anne olarak ve bir kadın olarak utandırıyor.

Düşünüyorum da kaç evli kadın-adam aşk hayatından memnun bu ülkede? Böyle bir araştırma yapılsın isterdim.

Geçen gün ölüp bittiğim gelinliğime bi baktım da dolapta çok sevimsiz göründü.Yıllar geçince iyice nefret edermiyim diye düşündüm.Ya da kızım "ayy annee bu ne kırooo" dermiş mesela.Bir an bunalıma girdim.O gelinliğe 4000 saydım ben.Tekrar onu sevmek istiyorum.

Baktım da "Moda" benim hayatımda çok önemli bir yere sahipmiş.Anaokuluna Moda da gittim,baleye Moda da gittim,ilk kez devletsel sağlık raporumu Modadan aldım,İlk kazamı Moda da yaptım,Moda parkında kocama daha kocam olmadan önce arkadaşken aşık olduğumu farkettim,ilk dövmemi Moda da yaptırdım,ve Moda Deniz Klubunde evlendim.Ve bütün bunları daha yeni farkettim.Enteresan...

İnsan rejim yaptığında (diet lafını sevmiyorum) dünyanın en güzel şeyi olan yemek zevkini kendi kendine köreltip bitiriyormuş.Bazen dolaptan alıp ısıtmadan yemek yediğim bile oluyor.İğrenç...

Çok kalabalıkken artık caddeye gitmemeye karar verdim.Uygulayabilecek miyim bilmiyorum ama geçen hafta insan seli halini görünce tiksindim çok fena.Arabadan bile inmeye korktum."Başka yer mi yok kardeşşş"diye camı açıp bağırdım.Evet bun yaptım yani 17 Eylül cumartesi.

Yakın zamanda kız bebek doğurmuş birileri varsa bana haber verir misiniz?Çok şahane küçülmüş Naz kıyafetleri var elimde...


Bugünlük böle geldi içimden...sevgilerimle...

20 Eyl 2011

???

İstediklerimize ulaşmak için mi zaman yok,yoksa zaman çok mu yavaş ilerliyor da istediklerimize ulaşamıyoruz.Yoksa hıyarın teki miyiz de bi halttan memnun olmayıp hep bişi istiyoruz?İşte bütün bir hayat sorgusu...

19 Eyl 2011

Çay...

"Çayın kalabalıklarla arası iyidir. Muhabbeti kuvvetlidir. Kahve ya yalnızlık ister ya da sevgili."

Demiş Haşmet pazar günkü yazısında.Hani böle kankayız sanmayın Haşmet dedim diye şimdilerde twitter çıktığından beri tüm celebritylerla kankayız ya o bap'ta.Çok hoşuma gitti bu laf ve bugünkü yazıma fikir oldu bu cümle...

Türk olduğuma ne çok şu "hadi bi çay koyalım","şimdi koydum çayı","çayın altına su koydun mu?" muhabbeti olduğunda sevinirim ben.Çay olmazsa olmazıdır muhabbetin.Yorgunsan çay,çok yemişsen çay,kalabalıksan çay,sabah gözünü açarsın çay ... her yere uygun bi çay durumu vardır bizde.

Ritüelleri vardır kimi ince bel sever,kimi benim gibi kocaman kupalarda,bazen ingiliz zerafetli porselenlerde,bazen de su bardağında,hatta benim rakı bardağında içmişliğim bile vardır bi yaz boyu teknede.

Çok severim çay sofralarını,hani hiçbişey olmasa bile bi simit bi peynir le harikalar yaratılır o olunca.
Eskiden ne çok çay muhabbeti olurdu her hafta birimizde toplanırdık;tabii çoluk çocuk yoktu o zaman yayılır hayatımızdaki adamları çekiştirirdik.Ne çok eğlenirdik.

Ben hamile kalan kadar ne çok misafirim olurdu her hafta neler yapar neler döktürürdüm;sanırsın bizim ev küçük bir "beyaz fırın" dı.Ama ne olduysa benim hamile kalmamla ,insanların hep beni sömürdüklerini farkettim.Sanırım hamilelik hormonları kafamın daha iyi çalışmasını sağladı ve işte çay olayı o günlerden itibaren yerini boşluğa bıraktı.
Ben üşendim,hiçbişey pişirmemeye başladım,herkesten elimi eteğimi çektim,
e baktim ki kimseninde ipinde değilmişim kimsede beni davet falan etmedi,benim gibi kendini paralamadı kek çörek börek diye.Böylece saadetimiz sona erdi çay muhabbetleriyle.

Şimdilerde ara sıra böyle aksiyonlar olunca çok hoşuma gidiyor.Özlemişim değişik insanlarla çay muhabbetini.Aşağıdaki resim de de nasıl da güzel bir hazırlık var bakın.Şıkır şıkır bekliyor bardaklar...

Hayatımız hep kalabalıklarla,kakara kukarayla geçsin,sabah kalkıp tek başımıza kahve içmek zorunda kalmayalım hiç...

15 Eyl 2011

sitires...

Şimdi böyle farkediyorum da sürekli bi çenemi sıkıyorum ben.Dişlerim hep sımsıkı kapalı öyle bişi ki yani farkettiğimde aslında nasılda canım yanıyor ve sabahtan akşama neden böyle bişi yapıyorum bilemiyorum.Hani sinir stresin tavan yaptığı dönemimde geçti ama demek ki bu huy olmuş ve istem dışı bi gerginlik var bende.Her fakına vardığımda gevşetiyorum ama bakıyorum ki iki sn sonra yine aynıyım.Ne yapmak gerek bilemiyorum.
Ne kadar gereksiz yere kendimi kasıyorum ne salakça stresli bir tip olmuşum diye hayıflanıyorum.Eskiden bi boka kızmayan ben şimdi annemin 15 sene önceki sinir küpü hali gibiyim.Ay Hiç memnun diilim kendimden.Mesela artık bana yapılan en ufak bir eleştiriyi,geyiktende olsa küfürü,kötü bir sözü,bazı surat ifadelerini bile kaldıramıyorum.
Kimseye tahammülüm yok.Hani en ufak bi sinirime dokunan bişi olduğunda onu oracıkta paralayasım var.
Bu gidişle hayatımda kimse kalmıcak falan diye düşünüyorum;sonrada ammaaan çok da s...kimde kalmazsa kalmasın diyorum.Bazen insanın cinnet geçirmesi haberlerini okuyunca valla hak veriyorum.Mesela daha 2 gün önce facebookta bir cinnet geçiriyordum ve o kişiyi oracıkta olsa dalmak suretiylen paralamama çok az kalmıştı.
Bu kişinin kim olduğuyla,yakınlığıyla,dostluğuyla vs alakalı değil yani benim cinnete gelme potansiyelim çok yüksek.Sürekli hem bir adam sendee modu var,hem de neden böyle kuduz köpek gibi saldırasım var bu çelişkili tavırlar beni yordu vallahi.Bak yine dişlerim sımsıkı.Gidip bi kas gevşetici alsam dişler de gevşer mi?Dur bi revire çıkim...

12 Eyl 2011

domates biber patlıcan

Yaz bitiyor telaşı bizim evde şu şekilde son günlerde;

haldır haldı pazara gidiliyor en ucuz ve en güzel domatesler kilolarca alınıyor yanlarına patlıcan biber ekleniyor.Eve geliniyor bi harala bi gürele domatesler soyuluyor,rondolanıyor paketleniyor deep freeze atılıyor o esnada patlıcanlar közleniyor,biberler ayıklanıyor aynı hızla bunlar da paketlenip yallah dolaba gidiyor.Sanırsın savaş çıktı.
Amanda eyvahlar hiç barbunya donduramadık diye iç geçiriliyor.Acaba "mürdümleri ikiye kesip dondursak da kışın tart yapsak mı" gibi cin fikirler ortaya atılıyor.Bendeniz bir semizotu manyağı olarak gizliden semizotu dondurmaya çalışıyorum ama tabii boş bir uğraş; olmuyor.
Bi yandan "ulan daha yeni kışlık-yazlık yapmadık mı?,ne çabuk geçti yaz"diye aynı geyikler yine yine beynimde tekrarlanıyor.Tam terlik,pabucu tıkıcak yer bulmuşken şimdi o koca çizmeleri neremize sokacağız gibi darlanmalar yaşanıyor.Daha bak yazarken bile kaşıntılar tutuyor çoraptı,kazaktı,atkıydı,eldivendi vallahi fenalıklar içime içime geliyor.
Ama el mahkum her yıl aynı şeyler yapılıyor,aynı düşünceler bizi ele geçiriyor ve hayatımız bitiyor."Yine yazı bekleriz" diyee diyeeee Eylül'ün de yarısına geldik.2 yıldır hiçbir dizinin beni ele geçirmemesiyle övünen ben bu yıl "kuzey & güney "ve bilimum enrtikanın içinde olacağı dizilerin beni ele geçirmesine izin vermeyi planlıyorum.Hatta hatta yeniden Grey's izlemeyi nasıl özlediğimi anlayıp Naz büyüdüğü için normal hayata geçişimi de şampanyalarla kutlamayı planlıyorum.Beklerim...Geri geldim...

düşün yakamdan...

Berbat bir gece geçirdim.Sıfıra yakın uyku ve kalan kısımlarda da en huzursuz bacak sendromlu uyku diyebiliriz.Zaten dün sabahtan başladı bendeki lanetlik,bi iç bayılması,bi sinir,bi yerlerde sürünen tansiyon,üstüne cırcır,bi halsizlik bi adam sendecilik.
Üstüne akşam yaptığım deneme de tuz biber oldu.
Aslında olay söyyle gerçekleşmişti;
Kaç zamandır ahali dırdırına maruz kalan bir zavallı anne olarak karar verdim ki kızım en azından bazen kendi yatağında uyusun.Gündüz uykularından başlasın,belki sever hoşuna gider de gece de yatar diye içimden düşünüyordum.
Ama işin aslı "ammaaan inşallah yatmaz mızımızlanır da ben de bu işten yırtarım"dı.
Herkafadan çıkan sesimiz çok bir millet olduğumuz için ve sürekli ;
- nee hala meme mi yuh çocuk ilk okula başladı!
-aaa sen salak mısın nie yanında yatırıyorsun?
-ee kocan nerde yatıyooo?
-ay ipleri verirsen ilerde çok çekersin !......bla bla bla gibi bir ton eleştiri,hakaret ve darlamaya maruz kalan ben dün de en son hadi bide bunu deneyeyim dedim ve sınıfta kaldım.Yani kızımın günahı yok o garibim sabah 5'e kadar uyumuş 5'te uyanmış beni istemiş annem de "işe gitti" diyince yine uyumuş bebeğim,kurban olduum.
Ama ben ? ya ben ne haldeyim??!! soran yok.Bir damla uyku girmedi gözüme.
Aralarda daldığımda uyanıp "annaaam bu adam da kim yanımda" irkilmeleriyle deli gibi dönüp durdum.E adam da uyuyamadı kanımca ama ses etmedi zavallım.
Yani o kadar alışmışım ki nasıl normale dönücem bilmiyorum.E çocuuğu da bi orda bi burda yatırıp kafasını karıştırmak ta istemiyorum.Çok fenalardayım yani.Bu akşam da doktor kontrolü var ve memeyi kes dicek kesin.Daraltıların doruklarındayım.Avazım çıktığı kadar bağırasım var;"Aaaaaaay size ne be meme benim,çocuk benim bi basın gidin be hayatımızdaaaan "...30 una kadar emzirip,ölene kadar kızımın gıdısında uyuycam....diye

7 Eyl 2011

kanunen!!!

Sinir olduğum bir dayatmaya değineceğim kısaca.Biriyle evlenince onun anne ve babasına "anne-baba" demek bana göre bu milletin uydurduğu yalaklık ve zırvalıktan başka birşey değil.
Hayatta insanın bir annesi,bir de babası vardır.Hatta üvey olan varsa belki ona bile denmez bence ama hadi onu geçtim.Elin gavuru ne demiş bak ne güzel sölemiş "mother-in-law" demiş yani kanunen anne gerçekte değil.Kasma yani demiş,relax biraz demiş.
Ha ben diyor muyum diye merak ederseniz kesinlikle demiyorum,demedim ve demem de.
Ben amca-teyze takılıyorum çünkü gerçekten anne-baba olmak çok kolay birşey değil ve bunu hissederek karşındakini bağrına basmak ta.Hani derler ya "o da bir nevi bizim oğlumuz/kızımız".Yalan!hemde kuyruklu yalan.Sen kendi evladının arkasından ona buna atıp tutar mısın,bok atar mısın?Atmazsın; demekki herkesin anası da,babası da,cocuğu da sadece kendine özeldir.Kimse bana ayak yapmasın ve bu sevimsiz alışkanlık gelecek nesillere de aktarılmasın.Şahsen ben kızımın benden başkasına anne dediğini asla ama asla duymak istemem.
İşte öyle ...

6 Eyl 2011

"Fall" demişler adı üstünde düşüş ,kaybediş...

Gencecik insanların hasta olduğunu öğrenince içim kıyılıyor.
İnsanlar çocuklarına kötü davranıp,onların sırtına binince nefret ediyorum.Çocuklarını önemsemediklerinde de.
Ne tuhaf insan anne - babasını seçemiyor.Mesela bi amca çıkmış evlilik programında evlenmeye çalışıyor Işın Karaca'nın babasıymış; aman ne "baba".Yaşı yetmişe gelmiş adam ortada yok; şimdi işine gelince ben onun babasıyım.Yok böyle dava,yok böyle bir lüksün senin.
Mesela babam bana her aradığında "seni seviyorum " der.Eeeee ??
Bu kadar kolay mı yani.Bıraktın gittin.Mezun oldum yoksun,işe girdim yoksun,işten çıktım yoksun,ameliyat oldum yoksun,evlendim yoksun,doğurdum yoksun.Ne anladık bu sevgiden.
Bazı şeyler o kadar basit değil.Ne babalar tanıdım yakın zamanda içinden gülmek gelse de kasım kasım kastırmaktan "gülmek" eylemini bile yapamıyor.Hep duvar gibi suratıyla hayatı karşıdakine zindan ediyor.Ne kadınlar tanıdım kıskançlık her konuda damarlarına işlemiş öyle ki kimseyi beğenmemeği huy edinmiş kendi ezikliğini bastırıyor ve ne evlatlar tanıdım ki hala bu tip insanları mutlu etmek için,üzmemek için kendi hayatını ıskalıyor.
Yazık. 

Herşey karşılıklı hayatta; biraz sen vericeksin,biraz da almasını bileceksin karşıdan.Kim herşeyin üstesinden gelebilmiş ki tek taraflı.Koca bir yalan bu.Maneviyatı hayatımızın her köşesine işimize geldiği gibi öyle bir sokmuşuz ki en ufak bir "salla gitsin" dediğinde herkes sana kılıçlarını çekiyor.Vicdansiz ilan ediyor.

Ne olur ki kimse kimseye karışmasa,dır dır etmese, ve hayat biraz daha kolay olsa.Gencecik insanlar kanser olmasa,minicik çocuklar sağlıklı bir evde psikolojileri bozuk olmadan büyüse.
Öyle tespitlerim oldu ki son zamanlarda gerçekten dehşete düştüm.Hani hep birine yüklenirsin,kesin katil o dersin de aslında esas katil başkadır ya filmlerde işte aynen bunu farkettim.Yazık...

Herkes ektiğini biçiyor şimdilerde ama yapacak hiçbirşey yok artık onlar için...Çünkü bunu farkında olacak kadar bile akıl vermemiş tanrı...Yazık...!

5 Eyl 2011

Tövbe

-Arabayla seyahat mi?
-5 günden fazla mother in law vs vs mi?
-Bayram dönüşü kuaför mü?
-Ayvalık tostu denen saçmalık mı?
-Gereksiz ısrar,kıyamet,kıskançlık ve laf sokmaların olduğu ortamlar mı?
  -Her sabah sucuk,tereyağı,bal,kaymak mı?
                                            -Bu yıl içinde bir daha bavul topla-boşalt mı?
                                            -Hahahatttyyyyy aylık rapor sendromu muu?

                                 Tövbeeeeeee......