28 Eki 2012

Dönüyorum...

Hepinizi özledim ve dönüyorum söz herşeyi anlatıcam en uzunundan.Love you all...

7 Eyl 2012

yazıktır...



Pişman oluyorum hergün kendime dert ettiğim saçmalıkları düşündüğümde.Boşu boşuna çöküntüye uğrattığım psikolojime bakınca.Hergün onlarca annenin hayatı değişiyor çocukları öldükçe.İçleri,ruhları ölüyor onlarında aslında hayat devam etse de.Bir cenaze oluyor diyorsun aman herşey boş hiç dert etmeye değmez.Cenazeden çıkıp arabana biniyorsun ve trafikte biriyle kapışıp cinnet geçirip tam da ortasına düşüyorsun yalan hayatın.Oysa tüm gerçek az önce o kocaman alandaki mermer taşlardan ibaret.Her ananemi ziyarete gittiğimde deli bir hızla çoğalıp etrafa uçsuz bucaksız uzanan mezarlıkları görüyorum.Daha geçen gelişte bu alan boştu arabamı park etmiştim.Ama şimdi en az 30 mezar taşı var.Bunu farketmek çok acayip.Ne kadar boş birşey aslında yaşam,aldığımız nefes bile bizim değil.Neyin savaşı belli değil.İş yerinde harcadığın vakti en çok yanında olmak istediğine ayırabilse insan.Ne kadar zamanımız kaldı bilmiyoruz ve istediğimizi yaşayamıyoruz.Ya da çok şey mi istiyoruz?Hergün o kadar insan ölüyor bu ülkede boku bokuna.Hiç uğruna.Vatan sağolsun muş .Peh.Binbir zorlukla büyüttüğün çocuğun bokubokuna ölecekse olmaz olsun...

4 Eyl 2012

1.



Üçüncü kat...
Klasik mobilyalar...
Bordo,kahve,bej...
Filler çok hoş...
Resimler saçma...
Gereksiz ayrıntı...
Radyoda "Strange world"...
(Strange world people talk sometimes I wonder why
  Strange world people kill still no-one hears their cries...)

Huzursuzum...
Bekliyorum,saat geçti,kızıyorum...
İçerden çıkanı izliyorum...Kimbilir ne anlattı merak ediyorum...
Ve giriyorum...
Huzursuzum...
Yeni birinin önünde soyunmak gibi...
Başlıyor...
Ağlıyorum...

3 Eyl 2012

complicated


Yazmak geldiğinde içimden yayınlamak zorunda değilim ki yine de yazabilirim.Böyle ani ilhamlar geliyor ama sanki kimse okumasın istiyorum.E okumasın.Sen yaz kendi kendine deli.Kafa karışıklığı,rahat batması mı ,nankörlük mü,huzursuz bacak kol kafa sendromu mu ne bok yaşadığımı ve  bana ne bok olduğunu bilemiyorum.Yani sorsan "ne seni mutlu eder" bunu bile bilecek takatim yok .Bu bezginlik,koyvermişlik,iç sıkıntısı neye alamet bilemem ama biran evvel geçse süper olacak.
Yani öyle bişey ki beni Lv 'a sok ne istiyosan al de onu bile alacak halim yok.Yatıp yatıp uyuyasım,kimseyle konuşmayasım var.Noldu yine bana?Noldu?
Öyle ki; akşama psikologa başlıyorum ama adama dert anlatacak bile gücüm yok.Kendime olan saygımdan randevuyu iptal etmedim,edemedim.Biri "amaaan siktir et" diyiverse gitmeyeceğim o noktadayım.Handeye dedim git benim yerime anlat beni dedim yapmadı.Kolay yolu yok mu?Anlatmadan anlaşılabilmenin...Düzelmek istiyorum.İğrenç bunalımlı bi insan oldum kendimden nefret ettim.Ben bu muyum?Kimim lan ben Halil Sezai modundan çıkarın beni valla en acilinden...Şu Lv olayını bi daha düşünsem mi?

31 Ağu 2012

Fall...



"Fall" demişler adına,hep söylerim bi bildiği vardır "fall" diyenin.Yaz bitti...Eylül geldi mi benim için geçmiş ola.Çok uzun bir hasret başlıyor yine demektir.İlk önce geceleri üstümüzden fırlattığımız pikelere sarınmış buluruz kendimizi sabaha karşı,erkenden evden çıkarken illa da bir kot ceket,ince bir şal gerekir,akşam güneşi batırdığın deniz kenarlarından ürpererek toparlanmaya başlarsın saat 5 gibi.Geri sayım başlamıştır saatleri ayarlamak ve artık erkenden kararacak havanın içimizi karatması için.Şak diye ayağına geçirdiğin terliklerin yerini minik çoraplar almak zorundadır.Çıplak ayak araba da kullanamayacaksın en azından 7 ay.Nemden uyuyamadık,geberdik geyikleri yapılmayacak yakın gelecekte.İyi halt ettik şikayet ettik diyeceksin çok sıcak diye.
Kestane ağaçları çoşmuş patır patır inecek kafana kestaneler.Yine Nazoyla toplayıp bütün kış evcilik malzemesi olacak bu kestaneler.Karanlık,yağmurlu küçük birer Londra olacak evlerimizin önü.Bahçedeki pembe çiçekli şahane ağacımızın üst yaprakları saramaya başladı bile.Halı gibi yolumuza serilemeye az kaldı çınar yaprakları.
"Daha pastırması var bunun" lafları bile kesmez artık beni.Benim için bittimi bitti.
Herşeyde olduğu gibi.Okulda öğrendik bir kere eylül ekim kasım sonbahardır. En sıkıcısından.
Ben yaz kızıyım ne olursa olsun sevemem sonbaharı.Bir sürü pişmanlık var yine içimde koca yaz geçti ve ben yapamadım diye.Sürekli bir koşturmaca halindeki hayatlarımızda söyle bir sakince oturup denize bakamadık doya doya yine.Kim ne derse desin içime kasvet çökmeye başaldı işte benim.Zaten çok da müsaitim...

çelişkiler




Her düğünde gelin-damat gelirken ve "evet" denirken ağlıyorum.
Oysa evlilik çok dandik iş kimseye tavsiye etmiyorum...

Kendimi iyileştirmek için psikologa gitmeye karar veriyorum.
Ama oraya gidip en az 2 seans car car anlatmaya takatim yok,sıkılıyorum...

Tam rejime başlıyorum.
Makrodan bilmemne sosları alıp çılgın yemekler deniyorum...

Bi yandan her hamileye içli içli bakıyorum.
Diğer yandan "ay kafayı mı yedin kızım gez toz Nazoyla" modundan çıkamıyorum...

Her haftasonu şu dolabı toplayacağım diye karar alıyorum.
Her dolabı açtığımda "ammaaağğn siktir et" diyip vazgeçiyorum...


Her sabah bügün hiç alışveriş yapmayacağım diye söz veriyorum.
Akşama doğru order confirmationlardan normal mailleri göremiyorum...









29 Ağu 2012

tınnnn

İnsanları hayatımdan nasıl bu kadar çabuk çıkarabilir oldum buna kendim bile inanamıyorum.Bana ters gelen en ufak bir harekette üzerlerine bir çizik atabiliyorum.
Bana bu halim çok sevimli geliyor ama sanırım herkes böyle düşünmüyor...Çok da tın...