27 Haz 2012

öğreten kadın

Yaşlandım azizim harbi yaşlandım ben.Sürekli sağda solda bekar insancıklarıma öğütler verirken buluyorum kendimi.Böyle içimden fırtlayan o kocakarıyı farkettiğimde artık söylenecek herşeyi söylemiş oluyorum.Valla korkuyorum kendimden.Yani düşünün ki geçen akşam "anneler her zaman haklıdır sonunda hep haklı çıkarlar " bile dedim ki; evlerden uzak...Allahım ben nooldum böyle ."Benim aşka inancım kalmadı hiç soorrrrrmaa sooorrrmaaa" mustafa sandal modundayım.Aman evladım bak hata yapma,vakit kaybetme, benim gibi sürünme,ağlama,zaten aşk falan yok hepsi geçiyor,bak ben yerlerde tepinerek ağladım da nooldu vs vs vs...Bana kalsa ( belkide bilinç altım yaptırıyor) hiç kimse evlenmesin,sevgilisi bi öküzlük yapıyorsa üzülmesin aniden siktir etsin gibi bir dünya yaratıcam.Herkesi örgütleyip şu evlilik mecburiyetinin kökünü kazıyacağım gibi bir misyona girdimde Allah hayırlara çıkartsın...

21 Haz 2012

hiçsin sen

Neyin peşindeyiz hayatta anlamak isterdim.Hep bi harala gürele,kavga,surat,bi sevgisizlik,kızgınlık,tavır."Amaaan siktir et" modu hakim olsa da zaman zaman gerçekten, içten "siktir" edemiyoruz hiçbirşeyi bunu anladım...Kendimden biliyorum...Yapıcam desemde yapamıyorum,unuttum desemde aklıma geliyor,kızmıcam desemde bi saniyede beynim karıncalanabiliyor sinirden.
Herkes herkesin hayatına müdahil olmaya çalışıyor,bir fikirleri var mutlaka.Ya da kendi iç huzursuzluklarını,hayata olan kızgınlıklarını,mutsuzluklarını bir şekilde başkalarının hayatının üzerine gölge gibi düşürüyorular.Bilinçli yapıyorlar buna eminim.
"Huzur" şu hayatta sağlıktan sonra istediğim tek şey.Ne para,ne başka bişi.Sadece sabah uyandığında içinde o seni kemiren,nefes almanı engelleyen,bağdaş kurmuş oturan adam hissi olmasa bu bana yeter.Ama olmuyor çünkü tek başına değilsin,kafana göre takılmak sadece lafta; takılamıyorsun.Düşünmek zorunda olduğun mininum 3 kişi geliyor aklına ve onların senin hayatına olan ağırlıkları.Hafifleyemiyorsun...Endişeler,belirsizlikler,bişi desem kavga çıkar mı düşünceleri,ya da kırılır mı,aman üzülmesin vs vs vs...
"Aman ya bana ne" demek istiyorsun.Hayatım boyunca hiç bencil olamadım ama olmak istediğim tek şey buymuş artık bunu biliyorum.Bana dokunmayan yılanlar olsun istiyorum,ne bok yiyorlarsa yesinler benden uzak olsunlar istiyorum.Hiçbir dert,sıkıntı,sorun duymak istemiyorum.Ama olmuyor.Birkaç sorunlu insanın tüm ağırlığı olduğu gibi üzerimize çöküyor.Size de çökmüyor mu? Buna kimsenin hakkı yok.Biz nasıl kendi sorunumuzu kendi kendimize,kendi yollarımızla hallediyorsak,bizim için zerre kadar önemi olmayan insanların bizi sorunlarla boğmaya hakkı yok.Ne kadar uzak o kadar güzel,ne kadar az iletişim o kadar şahane,ne kadar az sevgi o kadar iyi...
Tüm hayatın onla bunla kavga edip,küsmekle geçmiş,kendini mutlu edememişsin,dolayısıyla aileni mutlu edememişsin,sımsıcak en son ne zaman ailene sarılıp çocuklarını öptüğünü sen bile hatırlamazsın,hayatında telefon açıp hatır sorup ,
dertleşeceğin hiç kimsen yok,ne akraban var ne kardeşin yanında,olsa da onlarla da küsmüş olurdun,"hadi gel bi kahve içelim" diyenin yok olsa da evden çıkmaya,insan içine karışmaya cesaretin yok,sığsın, hep kıyıdasın, açılmaya korkarsın,sahtesin kalbini açamazsın,ağzın laf yapar ama bana yutturamazsın,içini görüyorum ben ve seni hiç sevemedim,fesatsın hep altında birşey ararsın,mutsuzsun ve bu yüzden etrafına mutsuzluk yayarsın...Söyle bana kimsin ki sen,ne sevenin var ne sevgin içinde.Kimsin sen,neden yaşıyorsun,hayatın anlamı bile yok sana göre.Bana göre işte bu kadar "hiç" sin.Sen bir" hiç" sin,hep beraber "hiçkimse" olmuşsunuz.Yazık size.Böyle bir hayat yaşamak ne kadar anlamsız.Yazık sana...Yazık size...

20 Haz 2012

beni mutlu eden...

Sabah serinliğinde ıhlamur kokusu...
Perdeyi açtığında şıkır şıkır güneş...
Kahvaltıya indiğinde mis gibi deniz...
Soğuk, daha ısınmamış kumlar...
Ne kadar dandik te olsa deniz kenarında,gölgede,kimsecikler yokken yapılan kahvaltı...
Yeni evime sonunda alışmak...
Küçücük mutfak masasındaki cookie jar..
Yumuşatıcı kokan yeni yıkanmış çamaşırlar...
Hiç kılçıksız bir taze fasulyeyi ayıklamak...
Nazımın gıdısına burnumu sokup saatlerce bebek kokusu koklamak...
Cam demlikte hiç bitmeyen çay...
Bahçedeki kirpi...
Sitede mangal yapabilme ihtimali...
Kapımın karşısındaki kuaförüm...
Akşamları çat kapı gelen ailem...
Elimdeki Bodrum biletleri...
Çantamdaki ipad...
Sardunyalar...
Mis gibi lavanta kokusu yayan sense and sprayin pıstlaması...
Semizotu...
Jinekologtan herşey yolunda cevabını alarak Nişantaşında dolaşabilmek...
Beşiktaş vapuru...Beşiktaş iskelesindeki anılar...


Beni mutlu eden şeyler bunlar...

15 Haz 2012

ne çok

Ne çok şey var söylemek istediğim...ama dilim varmıyor,elim yazmıyor,kafam karışık çok fazla...Kalbimin ortasında bir adam bağdaş kurmuş oturuyor.Kaçmak istiyor ruhum,ama hayat bırakmıyor."Sorumluluk!"Lanet olsun sana,ve "mantık!" defol git hayatımdan...
"Set me free"...Sanırım bugün gidip bunu dövme yaptıracağım...

12 Haz 2012

parayı basmazsam adiyim...

Bi daha da bu ülkeye bu kadın gelmez ama ben nerede olursa gidip en önden görmeden göçüp gitmeyeceğimi bildiririm....Ve bu foto en önden çekildi kendimi kesesim var....

1 Haz 2012

Yine...

Yine gerçekten çok ihtiyacım var;

Huzura...
Bodrumda kızımla Sabancı parkında gezip,sakince ve güneşi batırırken yemek yemeğe...
Kendi kendime kalmaya...
Kesinlikle tatile...
Kimseye burdayım,söyle yapıcam,şunu yap demeden yaşamaya ...
Eğlenmeye...
Sarhoş olmaya...
Yeni bir işe...
Yeni bir hayata...